Pazar, Şubat 12, 2006

vasiyet

bloglar ve kisisel sayfalar da insanlar arasinda iletisimin bir yoluysa eger, arkamda kalmis (benimle baska yollardan iletisim kurmaz olmus) insanlarin bu sayfayi okumalarina izin vermiyorum.

tavsiye: mumkunse, baska bir sey bilmese de sayfasinin okundugunu bilmenin gururuyla mest olan kisilerin sayfalarini okuyun, sonra onlarin da okudugunu bildiginiz kendi sayfanizdan uygun gondermeler yapin ki karsilikli mesrur olasiniz :)

pittsburgh'dan st. petersburg'a








smithfield caddesi koprusu, kopruler sehri pittsburgh'da mavi kopru diye anilan bir kopru olup, sehir merkezi (downtown)'ni sehrin guney yakasi (southside)'na baglar. koprunun iki tarafinda yayalarin yurumesi icin bolunmus yollar vardir. koprunun bir basindan bir basina on dakikada yurumek mumkundur. koprunun uzerinden etrafa bakildiginda downtown'un gunduz bile tekin olmayan, kizartma kokulu sokaklarini cevreleyen yuksek binalar, uzayip giden bir nehir, sayisiz baska kopruler ve southside'in tepeleri gorunur.
--
karin sehri beyazlara burudugu bir gecede bu kopru uzerinde olmak ise, st. petersburg'un beyaz gecelerinde olmak gibidir. beyaz geceler'de pek coklarinin 'sıkıcı' buldugu sehir tasvirleri tum canliligi ve dokunakliligiyla gozunuzun onune gelir. ~30 sayfaya sigdirilan, bahtsizligin, umudun, bekleyisin, yufka yurekliligin, sevincin, imkansizligin, samimiyetin, vefanin, askin hikayesi belirir zihninizde. belki nastenka'nin ucusan saclarini hissedersiniz yuzunuzde, ve ruzgarin kuruttugu gozyaslarini, ve belki hayalperest yalniz adam'i tanimanin mutluluguyla bir sarki tutturursunuz. ne olursa olsun, hikayenin sonunda o en buyuk mutlulukla en buyuk acinin bir araya gelmesinden olusan burukluk bir kez daha icinizi titretir. mutlu mu mutsuz mu bittigine karar vermenin zor oldugu bir oykudur beyaz geceler.

Perşembe, Şubat 09, 2006

sehr-i stanbul, resm-i stanbul..

istanbul'a: -->

Pazartesi, Şubat 06, 2006

siir, sair, yalnizlik, tabiat..

son iki gune damgasini vuran siir ve siire damgasini vuran daffodil'ler..
bu ciceklerden binlercesini meltemin esintisiyle nese icinde dans ediyor gorsem ben de kendimden gecerdim herhalde; yalnizligim coskuya donusurdu.
varmis, bende de sair ruhu varmis. ben demedim, o dedi.

I wandered lonely as a cloud

I wandered lonely as a cloud
That floats on high o'er vales and hills,
When all at once I saw a crowd,
A host, of golden daffodils;
Beside the lake, beneath the trees,
Fluttering and dancing in the breeze.

Continuous as the stars that shine
And twinkle on the milky way,
They stretched in never-ending line
Along the margin of a bay:
Ten thousand saw I at a glance,
Tossing their heads in sprightly dance.

The waves beside them danced; but they
Out-did the sparkling waves in glee:
A poet could not but be gay,
In such a jocund company:
I gazed - and gazed - but little thought
What wealth the show to me had brought:

For oft, when on my couch I lie
In vacant or in pensive mood,
They flash upon that inward eye
Which is the bliss of solitude;
And then my heart with pleasure fills,
And dances with the daffodils.

[William Wordsworth]

Pazar, Şubat 05, 2006

benim adim mayis

subat geldi. ben mayis'i bekliyorum.
gecen yil bekledigim gibi mi? belki. mart'in dogum gunlerini degil, nisan'in yagmurlarini degil, mayis'in sevincini bekliyorum.
her yeni yildan saf saf beklentileri oldugu gibi insanlarin, mayis'tan beklentilerim var. umudum var bir mayis gunu fethine dair. nedir, neyin fethidir bilmiyorum ama bekliyorum gokyuzunde son peygamber'i gozleyen kahinler gibi.
mayis.. mayis..
baharin gulumseyen yuzu mayis.
yaz oncesi heyecani. aksamin ferah serinligi.

bana her gun mayis olsun.
bundan sonra benim adim mayis olsun.