Cuma, Haziran 30, 2006

herkes isini yapsin!

resimlerde alman teknik direktor jürgen klinsmann (solda) ve aktor samuel le bihan'i (sagda) goruyoruz.
klinsmann le bihan'in "à la folie.. pas du tout" filmindeki haline o kadar benziyor ki her almanya macinda "kardiyolog loïc!" diye dusunmeme engel olamiyorum. yari finalde de izleyecegimize gore korkarim iyice psikopat olacagim.

"kardiyolog" demisken "angélique"e hakkini vermezsek olmaz:

bi' bonibon versem?

hala var mi bilmiyorum, biz kucukken "sipsevdi" sakizlari vardi. mavi ya da pembe ambalajli olur, icinden bir "ask.." tanimi cikardi. "love is.." diye ingilizcesi de yazilir, bir de bu tanima uygun sevimli bir resim olurdu. nemize gerekse bu tanimlari merakla, heyecanla okurduk. aklimda kalan bir sipsevdi ask tanimi "tek semsiye altinda beraber yurumektir" diyor. buna benzer bir tanimi da eksisozluk'te gordum ki cok hosuma gitti: "ilk önce onun burc yorumunu okumak"mis :)

bana kalirsa ask "yuzuk"tur. yuzuk deyip gecmeyin, icinde 'efendi'sinin ismi yazili, sihirli bir halka bu. ("evlenmeyeceksem asik olmayayim mi, asiksam illa evlenmem mi lazim canim ne munasebet, boyle
cagdisi fikirlerini kendine sakla!" diyenler olabilir, saygi duyariz.) 1999'da bir arkadasimda benzerinin kolyesini gorup "takim olsun" diye parmagimdan cikarip hediye ettigim yuzukten sonra bir daha takmadigim bu takiyi simdi yukaridaki tanim ekseninde dusundum de yeniden, kucuklugumuzde bonibon kapaginin altindan cikacak harfi merak etmek gibi bir sey bu :o)

Cumartesi, Haziran 24, 2006

ortaya karisik

bir baslik altinda farkli pek cok konudan bahsetmek yazarin kafasinda kirk tilki, kirkinin da kuyrugu kopuk tilki oldugu anlamina gelebilecegi gibi baska anlamlara da gelebilir. ne gibi? misal: manavin onunden gecerken bir kasa dolusu kocaman incirler goren yazarin cani incir ceker. (alir da bu arzusunu tatmin eder mi, almaz da bu yolla nefsini terbiye ettigini mi hisseder bu onemli degil.) hemen aklina "incir cekirdegini doldurmayacak" gelir. oyle bir sey. ardindan "bir cuval inciri berbat etmek" gelir. anliyorsunuz degil mi? sonrasi malum; "kestiniz incir agacini! kestiniz incir agacini!" diye ortaliga saldirir, zor zaptederler. incir sutu sifaliymis, onu deneyin diyorum ben de buradan, acizane.
**



film izlerken belirli sahnelerin resimlerini cekmek (tabiri duzeltmeyecegim hayir) gundelik hayat icinde gayri ihtiyari insan zihnine yerlesen sahneleri/goruntuleri zaman gectikten sonra hatirlamak istemek durtusunun bir tezahurudur. bu durtu son derece insani olup, hatirlamak istemeyip her seyi silme, unutma istegi veya "uzuntulu hatiralar aklima gelince yeniden yasiyor gibi olup uzulurum, sevincli anilari hatirlayinca da onlarin gecmiste kaldigini hisseder, yine uzulurum" yaklasimindan daha sagliklidir. (kaynak: froyd ;p)

Perşembe, Haziran 22, 2006

yasamak guzel sahiden

"Sabır boyun eğmek değildir, sabır mücadele etmektir." [kurtlar vadisi ırak'tan]
--

neler oldu?

mevsimleri saymaktan yorgun dustugumuz icin hangi mevsimdeyiz bilmiyoruz. bildigimiz su ki, yilin bu doneminde cevremizde gozlerini kismis, burnunu eksitmis, zaman zaman dort parmagiyla alninda biriken terleri silen huzursuz ve somurtkan insanlar goruluyor. bunlarin marmara universitesi yahut capitol gibi islek otobus duraklarinda beklemekte olup, ufukta beliren her hasmetli yesil otobusu goruste yuregi hop edenlerine ise ayri bir muhabbet ve sefkat besliyoruz. "okullarin da tatil olmasiyla sehir bosaldi, istanbul tatile cikti peh peh" diyenlere "hıı biz de terk edelim de sehir onlara mi kalsin, zaten istedikleri bu!" diye karsilik verip hayata kaldigi yerden devam ediyoruz ;o)

okullar tatil oldu, sahi. ilk firsatta final yorgunu (ve muzafferi) biricik yoldasim büşra'yla, vaktiyle sinasi ve neriman'in el ele dolastigi meshur sokagi gormeye gittik. tarihimizin bu essiz mekanindan cok etkilendik, hatira fotograflari cektik, bir dokunakli yazi da yazdik ama yayinlamaya kiyamadik, olsun.

yegenlerimize teyzelerinin etinin kemiginin de oldugunu bildirecek/hatirlatacak bir guzellik yapip onlari yasadiklari ulkede gorme dusuncemiz, onlarin "hahayt once biz geliyoruz" surprizleriyle yerini eteklerimize zil caldiran bir bekleyise birakti. o arada abimiz ingiltere'ye gidiyormus, dunya kupasini kimin alacagi zaten belliymis, tum bu maclar "danisikli dovus"mus falan, bunlar da ara karistiran eglenceli gundem malzemeleri oldu.

neler ogrendik -ki ogrenmenin sonu yoktur-?
bir annenin (benim annem degil) kizina "taktigin mucevher senden once gorunmesin" diye nasihatte bulundugunu, bir modaciya gore, "kadinin evden cikarken son kez aynaya baktiginda 'daha baska ustume ne takabilirim' diye degil, 'ne cikarabilirim' diye dusunmesi gerektigini" ogrendik, cok hak verdik, pek hosumuza gitti; burdan da 'bir eyleminin dogrulugu onay gorunce insanoglu keyfe gelir" neticesine vardik.
--

imdi, "sizin yuzunuzden biz rapor ediliyoruz" veya "basini ortmeyen musluman degil mi" deme seviyesini asamamis kafalarla yuzlesip aydinlik gelecegimize ucurtmalar ucurmaya calismak, yani 2006 yaz doneminde "bogazicili" olmak nasil bir sey diyenler duysun: valla belem [lokum] gibi, [muhallebi] gibi bi sey.

Perşembe, Haziran 15, 2006

kâtib-i adl

-noterler de tum diger meslek sahipleri gibi senden-benden-bizden insanlardir. belki bir muzmin bekar, belki bir anne, belki sefkatli bir babadirlar.

-noterler, toplumda Allah'ın "bir katip aranizda adaletle yazsın" diye emrettigi gorevi icra ederler. (bkz. bakara-282)

-noterlik sanıldıgı gibi "no-ter" bir meslek degildir. istanbul'da gorulen noterler, hukuk fakultesi ardından 3. sınıf noterliklerde asgari ucret civarında bir gelirle meslege baslayıp alın teriyle yogrulmus yıllarca (en az 15 yıl) dirsek cürüterek o kıdeme ulasmış cefakar kimselerdir.

-ulkemizde bol miktarda alkolik noter bulunmakla beraber, sonradan gorme ve alınteri dokmeden para kazanan noter yoktur.

-noterliklerde sigara içmek yasaktır.

-noter katipleri, devlet dairelerindekilere kıyasla musterilere son derece kibar, incelikli davranırlar.

-noterlik seksiz süphesiz en cok vergi odeyen meslek grubudur. halktan aldıklarının cogu vergi olarak devlet hazinesine girer.

-noterler, imza attıkları işler ve gunbegun artan sahtecilikler sebebiyle buyuk sorumluluk, ve dahi risk tasıyan, iki yilda bir derinlemesine teftisler ve zaman zaman uykusuz geceler geciren meslek sahipleridir.

-noter daireleri kamusal alan kapsamında bulunmayıp, basortulu kimselerin rahatlıkla girip işlerini gordurebilecekleri yerlerdir.

-nedense, bayan noterlerin hic evlenmemiş olma ihtimalleri yuksektir :)

-bazı noterlerin, yalnızca zanna dayanarak "noterler gereksizdir, eskiyadir, soyledir boyledir" diye konusanları gorunce ifrit olan kızları vardır.

Pazar, Haziran 11, 2006

bulbulun cektigi.. -2


açıl gel ey gonca gülüm
ağlatma şeydâ bülbülüm
şu inleyen garip dilin
âh-u efgânı gül’dür gül



(Basmasa mübarek kademin rûy-i zemîne
Pak etmez idi kimseyi hâk ile teyemmüm.)

Cumartesi, Haziran 10, 2006

leylek leylek havadaa


ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin


abrakadabra

yegenleri nel'in yanına gelsin.

-28/07'de insallah-